18 Aralık 2010 Cumartesi

Bir ara olsa

Dalış mevsimi kapandıktan sonra kendimi biraz boşlukta hissettim doğrusu. Sezon boyunca kendi kendime sorduğum: ''Bir sonraki hafta dalışa gidebilir miyim acaba?'' ya da ''Bu tatilde kaç dalış yaparım acaba?'' gibi sorular yer almıyor bir süredir hayatımda. Yoğun iş temposunun peşinden koşturuyorum; sürekli bir şeylere yetişmeye ve bir şeyleri yetiştirmeye çalışarak. Böyle zamanlarda daha çok ayrımsıyorum aslında dalışın zihnimi ne denli boşalttığını, beni ne denli dinç ve dinamik tuttuğunu.
''Dalış yaptığın zaman nasıl hissediyorsun?'' diye sordu geçenlerde bir arkadaşım. Bu soru üzerinde düşünmemi sağladı aslında. Normalde sadece kendimi mutlu ve iyi hissediyorum diyerek geçiştirirdim ''Bir aktivite, bir hobi size kendinizi mutlu ve iyi hissettirir!'' klişesinin arkasına yaslanarak. Söz konusu dalış olduğunda sanırım ben mutlu ve iyi hissetmiyorum sadece. Kendime düşüncelerimden, çığlıklardan, fısıltılardan, uğultulardan, beni sürekli aşağıya doğru çeken yerçekiminden, hayatın tüm telaşlarından ve beni dört bir yana sürükleyen rüzgardan uzak bir alan sağlıyorum dalış yaparak:
-'bubble' sesleri dışında hiçbir ses duymadığım, ayaklarımın yere basmadığı, yavaş çekim hareket ettiğim bir alan.
Ciğerlerime çektiğim her nefesi hissediyorum, aynı tempoyla, ağır ağır soluyarak. Masmavi derinliklerde hiç bilmediğim hayatların yaşandığını, bambaşka kavgaların verildiğini görüyorum, karadayken asla umursamayacağım hayatları umursamaya başlıyorum. Derken kendimi bir belgeselin içinde gibi hissediyorum, yapay malzemelerle suyun altındaki doğal ortama uyum sağlamaya çalışırken. Dünyanın görünenin ötesinde neler gizlediğini biraz daha keşfediyorum, sınırsızlığı, uçsuz bucaksızlığı ve özgürlüğü yaşıyorum.
Özgür olduğumda kendimi mutlu ve iyi hissediyorum.
Bir ara olsa bir dalış yapsam o arada, ne de güzel olurdu:)

12 Aralık 2010 Pazar

Deneme Dalışı

Dalıcı olmak için öncelikle eğitim almak şart. Yok ben dalıp dalamayacağımdan emin değilim sadece denemek istiyorum nasıl bir şey olduğunu diyorsanız eğitim almadan deneme dalışı da yapabilirsiniz.
Deneme dalışı (discovery dive ya da kısaca discovery de denir) yaptırabilecek yetkinlikteki dalıcılarla deneme dalışı yapmanız mümkün. Deneme dalışı öncesi size suyun altında gereksinim duyabileceğiniz beceriler öğretilir ve dalışla ilgili bir video izletilir. Yetkin bir dalıcı eşliğinde maksimum 5 metre derinlikte dalış deneyimi yaşarsınız. 5 metre nedir ki ben nefesimle bile dalarım o derinliğe diye düşünmeyin. 5 metrede 20 dakika kadar kalıyorsunuz ve dalış malzemeleriyle daldığınız için suyun altındaki özgürlüğü hissediyor, yer çekimsiz ortamda asılı kalmanın keyfini yaşıyorsunuz. Eğer şanslıysanız müren, baraküda, deniz kaplumbağası gibi su altı canlılarını bile görebilirsiniz deneme dalışınızda.(Evet gören oldu, ben şahidim!)
Deneme dalışını nerede yapabileceğiniz konusuna gelirsek benim tavsiyem dalış yapılan beldelere tatile gittiğiniz zaman oradaki dalış teknelerinin günlük turlarına katılarak yapabileceğiniz yönünde olabilir. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerden hafta sonları çeşitli dalış bölgelerine hafta sonu turları düzenlenir. Bu turlara katılıp deneme dalışı da yapmanız mümkün ancak dalış grupları kalabalık olduğu zaman deneme dalışı yapacak yeterli zaman ve eğitmen olmayabilir.
Deneme dalışı yapmak dalışı sevmeniz ve eğitim almaya karar vermeniz için güzel bir başlangıç olabilir ya da denemedim demeyeceğiniz bir aktivite, hoş bir tatil anısı olarak da kalabilir. Bu tamamen sizin nasıl hissedeceğinize bağlı!

6 Aralık 2010 Pazartesi

Neden Dalış?

Aslında dalışa başlamak için çok da özel bir sebebe ihtiyacınız yok. Yeni bir aktivite arıyor olabilirsiniz, son dönemlerde herkes dalıyor, çok popüler ben de dalayım diyebilirsiniz. Ya da etrafınızda o kadar çok kişi dalışla ilgileniyordur ki bir gün siz de denemeye karar verebilirsiniz.
Dalışa başlarken amacınız fit bir vücuda sahip olmak olmasın, çünkü dalış düzenli yapılan bir spor olmadığı için ve hatta dalışın bir spor olduğu bile tartışmalı olduğu için beklentilerinizi belirli bir seviyede tutun. Yeni insanlarla tanışmak için dalışa başlıyorsanız büyük şehirlerden düzenlenen turlara katılırsanız yeni insan tanımazsınız. Şehirde zaten gün içinde sıklıkla karşılaşabileceğiniz insanlarla tanışmış olursunuz ki bu insanlar dünya olarak size çok yakın insanlar ve bu sebeple yeni değiller aslında. Gerçekten yeni insanlarla tanışmak istiyorsanız bir dalış beldesine gidin ve dalış teknesindekilerle tanışın. Bu insanlar büyük şehirlerde yaşamayan o beldede yaşayan insanlar olsun. Sonra turistlerle tanışın, dünyanın dört bir yanında dalmış insanlarla tanışın, onlarla bir bardak bira için ufkunuz genişlesin. Heyecan, adrenalin için dalışa başlamak istiyorsanız hiç başlamayın. Daha fazla adrenalin salgılayacağınız başka outdoor aktiviteler var. Dalışta kalp atışlarınızı yavaşlatırsınız, sakince nefes alıp verir ve huzur içinde dalışınızı gerçekleştirirsiniz. Elbette heyecanlandığınız anlar olacaktır, ama o heyecanı bile sakince dalışa özgü bir şekilde yaşayacaksınız.
Neden dalış derseniz, bunun için madde madde sıralanmış cümlelere ihtiyacınız yok. Bu sorunun cevabı herkese göre değişecektir ve siz de dalışa başlayarak bu sorunun cevabını kendi kendinize verebilirsiniz, kim bilir belki de derinlerdeki bilinmeyenleri ortaya çıkarırsınız!!

4 Aralık 2010 Cumartesi

88 metre dünya rekoru

Serbest dalış bilgi alanımın dışında da olsa sizlerle paletsiz dünya serbest dalış rekorunu Bahamas Long Island'da kıran William Trubridge videosunu paylaşmak istiyorum. Gerçekten inanılır gibi değil!!
http://vimeo.com/4802703




2 Aralık 2010 Perşembe

Yine Kaş Olsun, Hep Kaş Olsun...

Yine Kaş'ı özledim. Bu cümleyi o kadar çok kuruyorum ki artık çevremdekilere Kaş'tan fenalık gelmiş olabilir, ama özlüyorum, dilimden düşüremiyorum, ne yapayım?
Kaş'a ilk gittiğimde 'Ben buradan başka bir yere tatile gidemem artık!' demiştim. Ve gerçekten de öyle oldu. Hafta sonu gittiğim Saroz ve Ayvalık dalışları haricinde tatil için Kaş dışında bir yere gidemedim. Bu sene yaklaşık 40 günümü Kaş'ta geçirebildim ve Kaş'a gidip gelmelerimle 10.000 kmlik yol kat etmiş oldum 6 ay içinde. Otobüse her bindiğimde bir insanın bu kadar yolu gidebilmesi için gerçekten deli olması gerekir diyorum ve yine de tüm deliliğimle o otobüse biniyorum. Çünkü eğer Kaş'a gitmezsem daha da delireceğimi biliyorum.
Genelde gece boyunca yolu uyuyarak geçiriyorum, Fethiye'ye doğru uyanıyorum, güneyin güneşi doğmuş ve etrafı ısıtmaya başlamış oluyor ben uyandığımda. Heyecanla ve yüzümde saçma bir gülümsemeyle virajları alarak Kaş'a doğru ilerliyoruz. Kalkan'a geldiğimizde 20 dakika sonra Kaş'ta olacağımı bilmenin telaşıyla daha bir yerimde duramıyorum ve sabırsızlıkla manzaranın tadını çıkararak Kaş'a ulaşmayı bekliyorum. Kaş'a ayak bastığım anda buranın gerçek olamayacak kadar güzel olduğunu yeniden ayrımsıyorum. Ezbere bildiğim sokaklarında valizimle eve doğru ilerliyorum, mis gibi yasemin kokusunu içime çekerek.
Eve geldiğimde içime tarif edilmez bir huzur doluyor, ne onca saatin yorgunluğu var üzerimde ne de 1 gram açlık hissi. Salgıladığım mutluluk hormonları hepsini baskılıyor sanırım.
Öğleden sonra dalışına gidebilmek için hazırlanıyorum, malzemeleri alıp evden çıkıyorum. Marinaya gelip tanıdıklarla konuşuyorum, tekneye binip süratle malzemelerimi hazırlıyor ve taze demlenmiş çayımla açık denize seyir etmenin tadını çıkarıyorum.
Yine Kaş olsun, hemen Kaş olsun artık.

Dalışa nasıl başladım?

Benim için dalış yıllardır hayalini kurduğum, ilk fırsatta suyun altındaki dünyayı belgeselden değil kendi gözlerimle görmeliyim aktivitesi olmadı. Dalış yapmayı daldıkça sevdim ben. Küçüklüğümden beri denizle barışık bir çocuktum, saatlerce hiç sıkılmadan denizde vakit geçirirdim. Belgesel izlemeyi de severim ama belgesel izlemek bile bende tutku değildi.
İlk dalışıma kadar dalış yapmayı aklımdan dahi geçirmiyordum. Hatta kapalı alan korkum olduğu için kardeşimin 2006 yılından beri dalış yapması bile bende en ufak bir merak uyandırmamıştı. O da zaten dalış olayına sıcak bakmadığımı bildiği için bana hiç dalış konusunda ısrarcı davranmadı. Normalde dalış yapan insanlar bir misyoner gibi çevresine dalış eylemini anlatır durur, ama ona ne ben sordum ne de o bana anlattı dalış hikayelerini. 2008 yılında ikimiz tatile gittik ve kardeşim dalışı çok özlediğini, en azından bir gün tekneye gitmek istediğini söyledi. Tekneye gittiğimizde deneme dalışı yapayım bari bu kadar gelmişken dedim ve deneme dalışından sonra yine pek de hevesli olmayan bir şekilde eğitim alayım bari diye düşündüm. Böylelikle tatilde dalış eğitimimi tamamlayıp brövemi aldım. Ama bu bröve alma olayı benim için pek de kolay olmadı çünkü her ne kadar suyla barışık bir insan olsam da suyun altında yapılması gereken beceriler beni gerçekten zorladı. Yine de dalış eğitmenime göre beklentisinden çok daha iyi bir öğrenci olmuşum:) Brövemi aldığımda Ekim ayındaydık ve sezonun sonuydu. Bu yüzden diğer sezonun başına kadar dalış yapma fırsatım olmadı ve bir sonraki yıl Mayıs ayında eğitim sonrası ilk dalışımı gerçekleştirdim. Eğitim aldıktan sonra ara verilince insan kendini hiç eğitim almamış gibi hissedebilir.Bu yüzden bir önceki yazımda eğitimden sonra ilk gerçek dalışlarını gerçekleştireceklere yardımcı olabilmek adına tecrübelerimi paylaştım.


Bir de ben daldıysam herkes dalabilir diyorum, sadece bir kere cesaret edin gerisi gerçekten geliyor!!!