1 Mayıs 2011 Pazar

sezon hazırlıkları

Uzun zaman oldu dalmayalı, her sezon öncesinde olduğu gibi dalışı unuttuğumu düşünüyorum, su altında çekilen fotoğraflarıma baktım az önce ve orada dalan kızın ben olduğuna inanamadım, gerçekten çok uzak geldi bana. yaz bitti, kış oldu, iş güç derken şu anda çok tuhaf duygular içindeyim, acaba dalışı hatırlıyor muyum diye kendime soruyorum. ilk dalışla hatırlayacağıma eminim ve çok heyecanlanıyorum bir yandan. 19 Mayıs'ta bir aksilik olmazsa Kaş'ta sezonu açmayı planlıyorum.
O kadar uzak geliyor ki şu an hem Kaş hem dalış bana. Umarım hava güzel olur deniz de bir nebze de olsa ısınmış olur, geçen sene hatırlıyorum da hava çok soğuktu ve çok üşümüştüm.
Yine de içim kıpır kıpır, bu sezon fotoğraf makinamla dalmak istiyorum, böylelikle yeni projelerimi hayata geçirebileceğim, daha çok fotoğrafla daldığım noktaları yazabileceğim!!!
Dalış malzemelerimi Kaş'ta bırakmıştım, bu sefer onları İstanbul'a getireceğim çünkü dalış kulübümüzle Çanakkale Ayvalık turları planlıyoruz!!
Yavaş yavaş dalış heyecanı sarmaya başladı beni:)))))))

24 Ocak 2011 Pazartesi

ara sonrası

Sezonun kapanmasıyla ister istemez dalış dünyasından uzaklaştım, gündelik teleşların arasında kayboldum derken su altı fotoğrafçılığına başlayarak iki hobimi bir arada yapma fırsatını yakalayacağım; hem dalış hem fotoğrafçılık!
Geçen hafta bir operasyon geçirdim ve şu anda evde dinlenmekte, iyileşmeye çalışmaktayım. 
Size bir sonraki yazımda gözyaşları içinde izlediğim bir belgeselden bahsedeceğim. Belgeselin adı The Cove (Koy).
Belgesel Japonya'da gerçekleştirilen yunus katliamını dünyanın gözleri önüne seriyor. Bazı sahnelerini izlerken gerçekten zorlandım, böyle bir vahşetin insanlar tarafından gerçekleştirildiğine inanmakta zorluk çektim.
Doğal ortamından (okyanus) zorla ayrılan ve suni ortamlarda (havuz) ilaç desteğiyle yaşamaya mecbur bırakılan ve gösteri yapmak üzere eğitilerek insanları eğlendiren yunusların hali de cabası!
Belgeseli izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.


11 Ocak 2011 Salı

Su altı fotoğrafçılığı

Sonunda su altı fotoğrafçılığı eğitimime başlıyorum. Henüz fotoğraf makinem yok ama en kısa sürede onu da almayı planlıyorum:) Ve böylelikle artık suyun altında tanık olduğum tüm güzellikleri ve ilginç görüntüleri kaydetme olanağına kavuşacağım!!!!

Kursum 31 Ocak'ta başlıyor. Eğitimi de Recep Dönmez'den alacağım için ayrıca heyecanlıyım!!!
Benim gibi kursa katılmak isteyenler varsa aşağıdaki linkten detaylara bakabilirler. Kayıtlar için önceden isim yazdırmak gerekiyor.

18 Aralık 2010 Cumartesi

Bir ara olsa

Dalış mevsimi kapandıktan sonra kendimi biraz boşlukta hissettim doğrusu. Sezon boyunca kendi kendime sorduğum: ''Bir sonraki hafta dalışa gidebilir miyim acaba?'' ya da ''Bu tatilde kaç dalış yaparım acaba?'' gibi sorular yer almıyor bir süredir hayatımda. Yoğun iş temposunun peşinden koşturuyorum; sürekli bir şeylere yetişmeye ve bir şeyleri yetiştirmeye çalışarak. Böyle zamanlarda daha çok ayrımsıyorum aslında dalışın zihnimi ne denli boşalttığını, beni ne denli dinç ve dinamik tuttuğunu.
''Dalış yaptığın zaman nasıl hissediyorsun?'' diye sordu geçenlerde bir arkadaşım. Bu soru üzerinde düşünmemi sağladı aslında. Normalde sadece kendimi mutlu ve iyi hissediyorum diyerek geçiştirirdim ''Bir aktivite, bir hobi size kendinizi mutlu ve iyi hissettirir!'' klişesinin arkasına yaslanarak. Söz konusu dalış olduğunda sanırım ben mutlu ve iyi hissetmiyorum sadece. Kendime düşüncelerimden, çığlıklardan, fısıltılardan, uğultulardan, beni sürekli aşağıya doğru çeken yerçekiminden, hayatın tüm telaşlarından ve beni dört bir yana sürükleyen rüzgardan uzak bir alan sağlıyorum dalış yaparak:
-'bubble' sesleri dışında hiçbir ses duymadığım, ayaklarımın yere basmadığı, yavaş çekim hareket ettiğim bir alan.
Ciğerlerime çektiğim her nefesi hissediyorum, aynı tempoyla, ağır ağır soluyarak. Masmavi derinliklerde hiç bilmediğim hayatların yaşandığını, bambaşka kavgaların verildiğini görüyorum, karadayken asla umursamayacağım hayatları umursamaya başlıyorum. Derken kendimi bir belgeselin içinde gibi hissediyorum, yapay malzemelerle suyun altındaki doğal ortama uyum sağlamaya çalışırken. Dünyanın görünenin ötesinde neler gizlediğini biraz daha keşfediyorum, sınırsızlığı, uçsuz bucaksızlığı ve özgürlüğü yaşıyorum.
Özgür olduğumda kendimi mutlu ve iyi hissediyorum.
Bir ara olsa bir dalış yapsam o arada, ne de güzel olurdu:)

12 Aralık 2010 Pazar

Deneme Dalışı

Dalıcı olmak için öncelikle eğitim almak şart. Yok ben dalıp dalamayacağımdan emin değilim sadece denemek istiyorum nasıl bir şey olduğunu diyorsanız eğitim almadan deneme dalışı da yapabilirsiniz.
Deneme dalışı (discovery dive ya da kısaca discovery de denir) yaptırabilecek yetkinlikteki dalıcılarla deneme dalışı yapmanız mümkün. Deneme dalışı öncesi size suyun altında gereksinim duyabileceğiniz beceriler öğretilir ve dalışla ilgili bir video izletilir. Yetkin bir dalıcı eşliğinde maksimum 5 metre derinlikte dalış deneyimi yaşarsınız. 5 metre nedir ki ben nefesimle bile dalarım o derinliğe diye düşünmeyin. 5 metrede 20 dakika kadar kalıyorsunuz ve dalış malzemeleriyle daldığınız için suyun altındaki özgürlüğü hissediyor, yer çekimsiz ortamda asılı kalmanın keyfini yaşıyorsunuz. Eğer şanslıysanız müren, baraküda, deniz kaplumbağası gibi su altı canlılarını bile görebilirsiniz deneme dalışınızda.(Evet gören oldu, ben şahidim!)
Deneme dalışını nerede yapabileceğiniz konusuna gelirsek benim tavsiyem dalış yapılan beldelere tatile gittiğiniz zaman oradaki dalış teknelerinin günlük turlarına katılarak yapabileceğiniz yönünde olabilir. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerden hafta sonları çeşitli dalış bölgelerine hafta sonu turları düzenlenir. Bu turlara katılıp deneme dalışı da yapmanız mümkün ancak dalış grupları kalabalık olduğu zaman deneme dalışı yapacak yeterli zaman ve eğitmen olmayabilir.
Deneme dalışı yapmak dalışı sevmeniz ve eğitim almaya karar vermeniz için güzel bir başlangıç olabilir ya da denemedim demeyeceğiniz bir aktivite, hoş bir tatil anısı olarak da kalabilir. Bu tamamen sizin nasıl hissedeceğinize bağlı!